top of page

Öz Güven: Hepimizin Derdi

İnternete özgüvensizlik yazın, size bu durumdan kurtulmanız için bir çok formül, araç, ve motivasyonel alıntılar sunar. Peki neden işe yaramıyor da bizler hala bunu internette araştırıyoruz?


İnsanlık tarihinde bir çok gelişime imza attık. Diğer hayvanlardan bizi daha üstün kılan bir noktada, tarımla birlikte yemeğimizi ürettik, yerleşim yerleri inşa ettik, teknolojiler geliştirdik, eski tarihlerde okuduk öğrendik, iş bölümleri geliştirerek roller edindik, ürünler ve fikirler geliştirdik. Ve bunların hepsini asıl becerimiz olan dil sayesinde yaptık. Gelişmiş dil becerilerine sahip olmamız daha hızlı öğrenmemizi, bu bilgiyi nesiller boyunca başkalarına aktarmamızı, ve aktarılan bu bilgiler de daha çok gelişmemizi sağladı.


Dil ne kadar gelişimimizi sağlasa da ve bize yararlar katsa da, bir de bu dilin karanlık tarafı var. Daha gerçekleşmemiş veya deneyimlenmemiş şeyler için endişelenmemize ve kaygılanmamıza, olanak sağladı. Dilin karanlık tarafı, insanlığı en üstün hayvan iken, en depresif, kaygılı, ruhsal olarak zorlanan hayvan yaptı.


Ve en çok zorlayan düşüncelerden biri de “yeterince iyi olmamak”tır. Çoğumuzun kafasında “Yeterince iyi değilim” hikayesinin farklı versiyonları dolanıyor. Biz psikologlar, ne kadar kaygı veya umutsuzluk insani deneyimlerdir desek te, yeri geliyor bizler bile bu düşünceyle karşı karşıya kalıp zorlanıyoruz.


Psikoloji, hele ki modern psikoloji, bilimi benlik kavramı ile çalışır, ve benlik saygısı kavramından oldukça etkilenmiştir. Öz-güven dediğimiz bu kavramın iki bileşeni vardır. “Öz” kısmını sizi siz yapan her şey olarak düşünebiliriz: tüm davranışlarınız, duygularınız, düşünceleriniz, hisleriniz, dürtüleriniz. Bunların toplamı sizi oluşturur, yani kim olduğunuza dair bir hikaye oluşturur. Hikayelerimiz çoğunlukla zaman içinde sabittir ve genellikle iç dünyamızın nesnesidir. “Güven” kelimesi de tam burada devreye giriyor. Bu kelimenin kökeni İngilizcede “estimate” yani tahmin etmekten gelir. Anlamında değerlendirmek veya yargılamak vardır. Benliğiniz hakkında bir görüşe varmak, özünüzün hikayesine dair bir değerlendirme içerir. “Ben özüme güveniyor muyum?” “Yaptığım, düşündüğüm, hissettiğim her şey, benliğime güven duymamı sağlıyor mu?”


Düşük öz güven kavramının büyük bir kısmı, kendimizi “yeterince iyi değilim” gibi yargılarla genel olarak derecelendirir. “Ben” = “yeterince iyi değil” demek gibi. Düşük öz güvenin için önerilen panzehir, yüksek benlik saygısına ulaşmak olmuştur. Fakat araştırmalar bunun çok etkili bir strateji olmadığını savunuyor. Olumsuz yargıları olumlu versiyonları ile değiştirmek kısa vadeli bir etki sağlasa da, özellikle en çok ihtiyaç duyulan zor zamanlarda insanlar olumlu versiyonlara inanmakta güçlük çeker. Bu nedenle, düşük öz güven için asıl panzehir, uzun vadede bu olumsuz benlik hikayelerine daha esnek ve iyi yanıt verebilmeyi öğrenmektir. Asıl panzehir, kabulün içinde gizlidir.


Kişinin kendini olduğu gibi kabul etmesi için tüm benliğini nezaket ve şefkat duygusuyla sarıp sarmalamak olarak düşünebilirsiniz. Olumsuz benlik hikayeleriniz (“yeterince iyi değilim”, “yetersizim” vs.) ve bu hikayelerin içindeki katı kurallar (“yapamam”, “başaramam” vs.) dikenli bir kaktüs gibiyse, öz-şefkat bu kaktüsün etrafındaki dikenleri yumuşatan ve o kaktüse yer açan bir beceridir. Bu beceri, olumsuz öz hikayelerimize daha az sert ve eleştirel yanıt vermemizi sağlar. Yani kişinin kendini kabul etmesi, benlik hikayesindeki “yetersizlik” veya diğer tür acıları deneyiminin bir parçası olarak görmeyi içerir.



İçerik: The Mindfulness & Acceptance Workbook for Self-Esteem

Çeviri: Stajyer Psikolog Ceylin Ünal

Yazar: Kli. Psk. Ecem Şenel

 
 
 

Kommentare


İletişime geçin

Mesajınızın için teşekkürler!

  • Facebook
  • Instagram

İletişim Bilgileri

Etiler - Levent
Üst Zeren Sokak No:28
İstanbul


info@actinstituteistanbul.com

0539 710 56 54

© 2021 by ACT Institute Acceptance and Commitment Therapy Istanbul

Uzman Klinik Psikolog Ecem Şenel

bottom of page